Bu hafta TDJ’imiz Bodrum’dan Büyük Tango Tutkunu sevgili dostumuz Altay Kutbay
Sevgili İzmirli Tangoseverler,
Bu haftaki milongamızda da büyük bir ismi ağırlıyor olacağız. Bodrum’dan gelen sevgili Altay Kutbay ile yaptığımız görüşmeyi sizlere aktaracağım.
Aren:
Altay Kutbay’ı tanıyabilir miyiz? Nasıl bir yerde yaşadın? Müziğe ve dansa ilgin nasıl gelişti?
Altay:
2000 yılında Latin dansları yapıyordum. Salsa, Bachata, Kizomba, Salon Cha Cha, Rumba ve Samba hepsini yapıyordum. Temel tango ritmi ile ve 4-5 tango figürü ile tanıştım ve bayıldım, mutlaka bir gün tango yapmak üzere aklıma yazdım. Aynı yıl UNILEVER’in expat programı ile Malezya’ya ve Dubai’ye gittim. Ardından farklı bir firma ile Hong-Kong ve Çin’de çalıştım. Elliye yakın ülke gezdim.
2014’te İstanbul’a döndüm ve ardından Bodrum’a yerleştim bir sene daha Latin dansları ile uğraştım. Ama tangoda konunun hareket olmadığını, ruh olduğunu, iç heyecan, iç coşku olduğunu hissettim. Şimdi Salsayı ve diğer Latinleri çok az yapıyorum.
Aren:
Tangoda derinleşmen ve ilerlemen nasıl oldu?
Altay:
2015’ten itibaren Tangoyla ilgili makaleler okumaya başladım. Ulaşabildiğim tüm bilgilere ulaştım. Birçok maestroları, organizatörleri keşfetmeye çalıştım. BBC’nin La Confeteria’sı beni çok etkiledi. Sadece tangodan dolayı tanışıp bir araya gelen insanlara tanıklık ettim. İçsel olarak insanları bir araya getirenin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bu sarılmak mı diye merak ettim, ardından müziği anlamaya ve dansa yansımasını anlamaya çalıştım. Akıl-beden-ruh orkestramızın olduğunu ve içimizdeki orkestrayı dışa vurduğumuzu fark ettim. Latin dansı eğitimlerinde çok bedensel konuları anlatıyoruz. Tango eğitimi alırken ve verirken ise ruhsal konulara çok girdiğimizi gördüm, hiçbir Latin dansında ruhsallığa bu kadar girmiyorduk. Kadın-Erkek ilişkisinin sözsüz anlatımı, bir kültür, bir drama… Latin’deki deneyimime göre müziğe göre dans etmezsem tercih edilmeyecektim, kendimi göstermek istiyordum. Tangoda ise acemi olabilirsin ama müziğe yürüyorsan tercih edilirsin, dramayı hissettirebiliyorsan tangoyu yapıyorsundur. Müzikalite her şeyin önünde gider. Örneğin İzmir’de çalarken önümde koşturan bir çift gördüm ve kadının yorulduğunu ve şarkının sonunda bittiğini gördüm.
Aren:
DJ olarak Tango müziğini nasıl ele alıyorsun?
Altay:
Her performansta çalmak istediğim 10 tane orkestra var. Bunun dışındakileri aralara serpiştiriyorum. Dans edilebilir olduğu ve ruha daha çok hitap ettiği için Golden Age seviyorum. Pugliese ise 1952 sonrasında daha dramatik müzikler yapmış. 60 ve 70lerde dans etmek için zor olsa da muhteşem müzikleri var Pugliese’nin. Bu top 10 orkestram DArienzo, De Agostino, De Angelis, Calo, Di Sarli, Troilo, Pugliese, Canaro, Biagi, Tanturi; mutlaka çaldığım orkestralar. En favorilerim ise Calo ve Pugliese.
Aren:
Geceyi ve tandaları nasıl oluşturuyorsun?
Altay:
Önceden bir fikir ve hazırlıkla geliyorum geceye, ama yerinde de değişiyor.
Tanda hazırlarken hikaye oluştururum. Vurgulu bir tanda olmalı diye plan yapıyorum ve vurgu ile başlıyorum. Gece içinde ise tarihsel ve dönemsel bir gezi yaptırmak istiyorum. 1932’ye kadar iniyorum, %70 Golden Age’e sadık kalıyorum.
Troilo ve Pugliesenin parçaları 1970’ten sonra zorlaşıyor. Bu şarkılarda dans etmek tecrübe istiyor.
Performanslarımı yaparken tango ile alakası olmayan kişiler bile elleri ve ayakları ile ritim tutuyorlar. Islık çaldıkları da oluyor. Onların da eğlenmeleri gerektiğini hesaba katıyorum.
Çağdaş orkestraları tatlılık olsun diye çalıyorum.
Bazen öyle bir dansçı kitlesi geliyor ki kurduğun tüm planı değiştirebiliyorsun.
Mesela son gecemde katılımcılar daha genç çıkınca daha ritmik orkestraları çalmaya yöneldim. Enrique Rodriguez çaldım. Ve genç dansçılar yaşlı insanları da kaldırmaya başladılar dansa. Fresedo çalacaktım ama değiştirdim ve heyecan arttı, sonra milonga geldi, sonra Calo koydum.
D’Arienzo’nun Hector Maure ile olanlarını seviyorum. D’Arienzo’nun Echagüe ile olan yavaş dönemlerini çaldım – 42-45 arası. 2. Dünya Savaşı etkisi olduğu için bu dönemlerde daha yavaştır müzik – 46-50 arası da yavaştır, savaş sonrası yaralar sarıldığı içindir. D’Arienzo’nun vokalist seçimleri yumuşamaya başlıyor o dönemlerde.
DJ hep sorar, dansçı cevap verir. Nabız tutma, beğenilerin silsilesi ve dans edenlerle hissiyatım arasında bir şey. Sadece dans edenin değil, etmeyenin de müziği sevmesini, ritim tutmasını isterim.
Çağdaşlardan Sexteto Milonguero ve Sexteto Cristal’i seviyorum. Salamancayı da modern bir orkestra olarak düşünebilirsin, yer verdiğim oluyor.
Mix tanda yaptığım oluyor. Mix tanda yapmayı severim, çünkü zordur. Merceditas yalnız bir şarkıdır mesela, ben onu Calo ve Federico ile birleştirdim. Çok beğenildi.
İki dramatik tandayı üstüste çaldığım da oldu, mesela Pugliese ve Troilo’nun Goyeneche’li tandasını çaldım, ama durum buna uygundu.
Aren:
Cortinaları nasıl seçiyorsun?
Altay:
Hızlı milongadan önce Latin, tercihen Vurgulu Salsa çalarım, sürpriz olsun diye tersini de yapabilirsin. Bir önceki tandan Pugliese ise, dramadan uyandırman lazım, arkasından heyecanlı bir şey çalacaksın belki.
Etten balığa geçmeden önce arada sorbe yersin, bu etin tadını temizler ve sonraki lezzete yer açar. Bunun gibi…
Aren:
Milonga ve Vals tandaları 4 şarkı mı olmalı, 3 şarkı mı?
Altay:
4’lük standart vals ve milonga duymadım. Valsi de milongayı da 4lü yaparsan yorarsın dansçıları, önermem.
Aren:
Sence tangonun kuralları Türkiye’ye adapte edilebilir mi, değiştirilmeli mi?
Altay:
Tango Arjantin’e aittir, o yüzden adaptasyona karşıyım. Nasıl bizim folklorumuz var ise ve bir Alman’ın bunu değiştirmesini istemiyorsak bu nedenle biz de Arjantin tangosuna dokunmamalıyız. 50’ye yakın ülke gördüm ve bu kültürün orijinal hali ile tüm dünyaya yayılması gerektiğini düşünüyorum.
“Tango bir kültürdür yozlaşmamalı” neden manifestoyu yazdığımın başlığıdır bu cümle.
Sevgili Altay Kutbay ile keyifli bir milongaya davet ediyoruz sizleri,
Caminito ailesi adına,
Aren Leon