Burada yazdığım desteklerin kimisi herkes için lazım, kimisi kişiye göre ve duruma göre değişiyor. Kan tahlillerinizi yapıp bir uzmana başvurmanızı öneririm. Sadece vegan beslenenlerin desteklere ihtiyacı olduğunu zannetmeyin. Hayvansal beslenenler de destek kullanmalılar, enflamasyona ve kronik hastalıklara maruz kalma ihtimalleri daha çok olduğu için, hayvansal beslenenlerin ilaca da ihtiyaçları oluyor.
İhtiyaçlar kişiye özeldir. Vegan olsanız da olmasanız da hangi desteklere ne kadar dozda ihtiyacınız olduğunu uzmana danışarak, okuyarak, araştırarak, kan değerlerinize bakarak, vücudunuzu dinleyerek, semptomları gözleyerek, takip ederek, ölçerek karar vereceksiniz. Ben de böyle yapıyorum. Hiçbir desteği ful dozda kullanmıyorum. Aylık desteklere harcadığım para 200 TL (25 Dolar) civarında, sizinki ne tutar bilemem. Aşağıda yazdıklarımın kimisini kullanıyorum, kimisini az kullanıyorum, kimisini de ihtiyacım olmadığını düşünerek kullanmıyorum.
Destekler ilaçlarla karıştırılmamalı; destekler genellikle doğal besinlerden çıkarılan yoğun yağlar ve tozlardır, çok nadiren, vücudun veya doğal besinlerin ürettikleri ile birebir uyduğu takdirde kimyasal yoldan üretilen destekler de kullanılabilir. Destekleri ilaç değildir, besin kaynağı gibidir.
B12 – Metilkobalamin
Et yemeyi ve hayvansal beslenmeyi bıraktığınız veya miktarını azalttığınız zaman eksikliğini çekeceğiniz en önemli vitamin B12’dir. Eksikliği halinde anemi ve hafıza sorunu çekebilir, depresif davranışlar gösterebilirsiniz, el ve ayaklarınızda uyuşma olabilir. Beynimizin ve sinir sistemimizin B12’ye ihtiyacı var. VeNatura, More veya Solgar’ın Metilkobalamin B12 dil altı tabletini kullanabilirsiniz. Vegana geçerken hızlı bir B12 eksikliği çekmezsiniz, öyle bir risk yok. Vücudumuzda çok uzun süre ihtiyacımızı karşılayacak miktarda B12 mevcut bulunuyor. Ben günlük Chlorella kullandığım için B12 ihtiyacını gidermiş oluyorum. Metilkobalamine ihtiyacım kalmamış oluyor.
Omega 3
Haftada 2 defa balık yemenin genellikle yararlı olacağı söylenir. Maalesef balıktaki doymuş yağ oranı, kolesterolü yükseltmesi, denizlerdeki kirliliğe ve ağır metallere maruz kalması bizim için de risk oluşturuyor. Balıklar algler ile besleniyorlar ve bunu Omega 3’e dönüştürüyorlar, biz de onlardan alıyoruz. Bizim aracıyı aradan çıkarmamız mümkün. Yani balık yağı yerine direk alglerden üretilmiş Omega 3 alabiliriz. Balık yağından elde edilen Omega 3’ün yan etkileri konusunda tartışmalar var. Doppel Herz bir Alman markası ve denizlerdeki “Alg”lerden Omega 3 sağlıyor, daha güvenli. Krill Oil‘in Omega 3’ü de güvenli, krill de kutuplara yakın bölgelerde derinlerde yaşayan bir canlı türü, balinaların besin kaynağı. Eğer kalp ve damar hastası iseniz bitkisel muadilini kullanmanız öneriliyor: Tabia’nın Keten Tohumu Yağı Ekstresi. Hiçbirini yüksek oranlarda kullanmaya gerek yok. Keza ceviz, badem ve semiz otundan da alıyoruz Omega 3’ü.
Chlorella
Yeşil tatlısu yosunu. Toz halinde yemeklerde ve salatalarda baharat gibi kullanılabileceği gibi BioChlorella’nın tablet formu da kullanılabilir, başka markalar da var. Ben her sabah aç karına ılık su ile birlikte mideme-bağırsak sistemime 2 tablet gönderiyorum. Kullandıktan bir süre sonra daha iyi hissettiğimi söylemeliyim. Vitamin ve minerallerden oluşuyor, antioksidan sağlıyor ve bağışıklık arttırıyor. Chlorella gibi Spirulina da yosundan üretiliyor. Ancak Chlorella’yı doktorum daha çok önerdi. B12 ihtiyacımı da buradan karşılıyorum. Günde 6 tablet öneriliyor, ama 3-6 ay arasında bir zaten düzeyimi kontrol ettiğim için eksik duruma düşmüyor, takip ediyorum.
D3-K2
Özellikle kış aylarında bağışıklığınız için en gerekli vitamin kaynağımız güneşten yoksun kalıyoruz. Güneşin dik olduğu saatlerde kollarımızı sıyırıp 20 dakika kadar avuç içlerimizle güneş ışığını bedenimize almamız gerekiyor. Bu yoksa D3-K2’yi damla formunda sabah kahvaltısında alabiliriz. Bağışıklığı güçlendirmede, kış hastalıklarından ve Covid’den korunmakta çok büyük yararı tespit edilmiş. VeNatura veya Ocean damlaları kullanabilirsiniz. Bir anda büyük miktarda içilen DeVit’i uzmanlar önermiyor. Günlük düzenli kullanım daha güvenli. Kış aylarında yaza göre daha fazla miktarda kullanmalısınız. D-K vitaminleri ile kalsiyum ve magnezyum emilimi birbiri ile ilişkili olduğu için dengeli beslenmede olmazsa olmazlardandır, birinin eksikliğinde diğeri de fayda sağlamaz. K vitaminini yeşilliklerden, keten tohumundan ve keten tohumu yağından günlük alıyoruz aslında, yeterince de güneşleniyorsak supplemente ihtiyacımız yok.
NO – Nitrik Oksit
Bu gaz formundaki molekülü vücut kendisi üretiyor, dışarıdan takviye almaya gerek yok. Üretim mekanizmasını bilmenizde yarar var, ama buraya sığacak bir konu değil. Nitrik Oksit kan basıncını düşürür, kaslarınızı ve damarlarınızı rahatlatır, daha esnek olmalarını sağlar, virüsleri öldürür. Solunum yolu enfeksiyonlarının önüne geçmek, hafızamızı güçlendirmek ve öğrenme becerimizi, beyin fonksiyonlarını geliştirmek, cinsel gücümüzü artırmak için ihtiyacımız var. Nitrik Oksiti artırmak için yapmanız gereken günlük bir pratik var. Günde 2 defa 15’er dakika burundan derin nefes almak ve nefes verirken 130 hertz titreşim sesi ile hımlamak. (Humming) Yogacılardan öğrenebilirsiniz. “130 hz sound” diye youtube’a yazarsanız çıkar, ya da piyanodaki ikinci “Si” notasının sesi 130 hz’e en yakın olanı. Buradan da yakalayabilirsiniz. Covid’e karşı D vitamini kadar etkili ikinci takviye de bu, ve bunun için de supplement’e ihtiyacınız yok. Burun spreyi ve hap formunda destekler mevcut. Supplementlerin sağladığı L-Arginin amino asiti de Nitrik Oksit üretiminde kullanılıyor. Bu supplemente kendi diyetimizde ihtiyaç duymuyoruz, çünkü günlük kendir, keten ve bakliyat ile bu amino asiti doğal yollardan düzenli alıyoruz. Günlük meditasyon ve nefes egzersizleri ile de üretim mekanizmasının sağlıklı çalışmasına yardımcı oluyoruz. Viagra’nın yaptığı da Nitrik Oksiti artırarak cinsel performansı arttırmasıdır. İlerleyen yaşta Tip 2 diabete yakalanınca Nitrik Oksit üretimi düşer ve cinsel performans da düşer, kalp damar hastalıklarının da önü açılır. Bol ıspanak, marul gibi bol yeşil yemeniz, pancar, nar lahana gibi kırmızı ve mor bitki tüketmeniz de Nitrik Oksit üretiminizi artırır. Yunan adalarında insanların uzun yaşaması ve Girit mutfağının gücü buradan geliyor. Balıktan değil, yeşillikten ve diğer bitkilerden. Son olarak sabahları yaptığınız dil ve ağız temizliği de buna yardımcı olur. Bu temizliği diğer yöntemlerle ve kimyasallarla yapmayın, çünkü faydalı ağız içi enzimlerinizi de kaybedebilirsiniz. Çünkü özellikle yaş ilerledikçe vücudunuzdaki Nitrik Oksit üretme gücünüz azalıyor ve damarlarınızda endotel yapınız bozuluyor. Sabah rutinlerinde dikkat edilecekler içinde dil ve ağız temizliğini de anlatmıştım. Sigara ve alkol tüketimi ağız ve solunum yollarında enzimlerin bozulmasına, Nitrik Oksit üretiminin azalmasına neden oluyor; kaçınmak lazım.
Konu ile ilgili detayları anlatan Nitrik Oksit’in önemini ve vücutta çalışma mekanizmasını buluşundan dolayı 1988’de Nobel Ödülü kazanan bilim insanı Louis Ignarro‘nun mülakatını aşağıdaki videoda bulabilirsiniz.
Formulü kısaca özetleyeyim:
1- Burundan nefes alın ve titreşimli ve sesli meditasyon yapın. ( Bhramari Pranayama Yoga )
2- Ağız ve dil temizliğine özen gösterin.
3- Günlük kendir, keten, bakliyat, bol yeşil, mor ve kırmızı sebze yiyin.
4- Sigara kullanmayın, alkol kullanıyorsanız da asgariye indirin.
Ben Zen rahibi arkadaşım Iida Shigemi ve Iida sayesinde tanıştığım Dr Kazuhiro Iizumi’den öğrendiğim bazı Şaman uygulamaları ile nefes tekniklerini melezliyorum. ( https://threetreasureschiangmai.weebly.com/about.html ) Kedileri örnek alıyor ve vücudu doğalına bırakarak ve esneterek ağrı noktalarını keşfediyor, bu ağrı bölgelerini geriyor, hareket ettiriyor ve masaj yapıyoruz. Gerinme ve gevşeme ile sempatik ve parasempatik sinirleri çalıştırıyor vücudu güçlendiriyoruz. Gözkapaklarımız açık da olsa kapalı da olsa gözlerimizi yukarıda tutuyoruz, esrik halde duruyorlar. Bir taraftan da burundan nefes alma, 130 Hz titreşimli hımlama ile nefes verme eşlik ediyor hareketlerime. Nitrik Oksit ile bütün bunların ne ilişkisi var diyeceksiniz. Var işte… Gerçekten de Nobel Ödüllük konu… Iida Shigemi aşağıda:
L-Arginine de Nitrik Oksit üretiminde kullanıldığı için beslenme yetersizliğiniz ve düzensizliğiniz olduğu takdirde Solgar’ın supplementini kullanabilirsiniz.
Magnezyum
Kan basıncı düzenlemekte ve kan şekerinin dengelenmesinde yararlıdır. Kalp hastaları için çok önemlidir. Strese, depresyona ve hatta migrene iyi geldiği de söyleniyor. Eksikliği vücut açısından tehlikeli. Kramplar geçiriyorsanız veya depresif hissediyorsanız magnezyum eksikliğiniz olabilir. VeNatura’nın Magnesium Sitrat ve P-5-P (Vitamin B6)’sı öneriliyor. Metabolizmanın hızlı çalışmasını, amino asitlerin dönüşmesini sağlıyor. Magnezyum desteğini maden suyu ile birlikte alırsanız vücutta daha kolay emilir. Limon gibi gıdalara ekşi tadı veren Magnezyum Sitrattır. Magnezyum Oksit ise vücut tarafından daha zor absorbe edilir, ama elementel magnezyum açısından daha zengin olduğu için toplamda benzer magnezyum ihtiyacını karşılamanız mümkün. Diyetisyenler ve eczacılar Sitrat’ı önerirken devletin ücretini karşıladığı Oksit versiyonu. Ancak bu Oksit versiyonunun içinde yardımcı maddeler bulunuyor ve güven uyandırmıyor. Bu yüzden kullanmıyoruz.
Çinko
Bende ihtiyaç görülmedi, sizde görülebilir. Vücuttaki enzimlerin etkin çalışmasını sağlıyor. Eksikliğinde tırnak ve saçlarda incelme, diyare ve enfeksiyon, deri hastalıkları riskiniz var. Hayvansal beslenmeyi bıraktığınızda çinko için bitkisel kaynaklarınız azalıyor. Kabak çekirdeğinde, ay çiçeği çekirdeğinde, nohutta, ıspanakta ve ceviz, badem, antep fıstığı, fındık, kendir ve keten gibi yağlı tohumlarda bulunuyor. Kaju ve yer fıstığında da var, ama alerjim olduğu için ben onları tüketemiyorum. Yine de çinko eksiğim çıkmadı, beslenmem yeterli.
B3 – Niacin
Yiyeceklerin enerjiye dönüşmesini sağlayan bir koenzim öncüsüdür. DNA onarımında, cildin korunmasında gereklidir. Eksikliğinde yorgunluk, baş ağrısı, depresyon, hafıza sorunları, ishal ve cilt sorunları ortaya çıkar. Niacin (B3) suplement olarak Solgar’da bulunuyor. Hayvansal ürünlerde de fıstık, avokado, esmer prinç, patates, mantar, kuru baklagiller ve tahıllarda gibi ürünlerde de bulunuyor. Ben vegan beslenmeye geçtikten sonra bu semptomlardan kurtuldum. Ancak sizler semptomlara bakarak eksikliğini hissederseniz veya damarlarınızda enflamasyon ve plak oluşumu riskleriniz varsa yine eczacıya veya doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz.
B7 – Biotin
Yağ, karbonhidrat ve aminoasit metabolizmalarında görevi olan bir koenzimdir. Saçların, cildin ve tırnakların korunmasında ve vücutta enerji oluşumunda işe yarar. Eksikliğinde saç kaybı yaşayabilir, mantarla, ciltte ve bağırsaklarda sorunlar, sinirsel ve ruhsal problemler yaşayabilirsiniz. Yumurta sarısında, sakatatlarda bulunduğu gibi tahıllarda, mantarda, karnabahar, avokado, muz ve mantarda, kuru baklagillerde, kuru yemişlerde de bulunur. Adler Schüssler nr 4 D6, Venatura ve Solgar’ın Biotinlerini kullanabilirsiniz. Semptomlara bakarak eksikliğini hissederseniz eczacıya veya doktorunuza danışarak kullanabilirsiniz.
Koenzim Q10
Vücutta mitekondrilerde depolanıyor ve hücrelere enerji sağlayarak hasarlardan ve hastalıklardan koruyor, yapılanmasını sağlıyor. VeNatura’nın Q10 – 200 Mg fiyatı çok uygun. Solgar’ınkini de kullanabilirsiniz. Kalp ve damar hastalığı olanlar mutlaka kullanmalı. Özellikle kolesterole karşı kullanılan statin grubu ilaçların yan etkilerine karşı da Q10 almak lazım.
C Vitamini
Günlük düzenli meyve yiyorsanız, limon ve sebze tüketiyorsanız ekstra C vitaminine ihtiyacınız yok. Dengeli beslenen bir vegan asla C vitamini eksikliği çekmez. Sigara tüketiyorsanız ilave C vitamin desteğine ihtiyacınız olabilir.
Başka destekler de markalar da var tabii, ben kendi önemli gördüğüm karmamı ve odaklandıklarımı paylaşmak istedim.
Selenyum
Bağışıklık güçlendirici bir diğer önemli mineral de selenyumdur. Brezilya cevizi, menengiç, susam/tahin, yulaf ezmesi, ayçiçeği çekirdeği, keten, kendir, mantar, kuru fasulye, mercimek ve muzda bulunur. Eksikliğinde Diabet, kalp kasında zayıflama, guatr görülebilir. Strese karşı dayanıklılığı artırır, hafıza, kalp kaslarının ve tiroidin sağlıklı çalışmasını sağlar, astım semptomlarını düşürür. Eczanelerde çok sayıda selenyum supplementi var ama düzenli beslenen bir veganın selenyum takviyesine ihtiyacı olmamalı.
Melatonin
Uyku hormonu olarak bilinir, vücut tarafından doğal olarak üretilir. Biyolojik saatimizi, vücut ritmimizi, vücut ısımızın düzenlenmesini, vücudun yenilenmesini bu hormona borçluyuz. Eczanelerde supplementler var ama uykusuzluk çekmiyorsanız buna da ihtiyacınız yok.
Sevgiler,
Aren Leon